TÜM TARİHİ KONULARI |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Hep tehlikenin sembolü olarak kullanılan kafatası gerçekten tehlikeli mi? Mükemmel bir yapı gösteren bu kemik yığınları, tehlikeler için gerçekten tehlikeli!.."
Bugün için teknolojinin en hârika yapılan olarak vasıflandırılan kompüterleri plânlayan insan beyni, şüphesiz yapı itibarıyla onlardan kat kat mükemmeldir. Böylesine mükemmel yapıya sahib olan beyin ve buna bağlı yapılar, her çeşit gerilime karşı koyabilecek ve bütün baskılan dağıtabilecek bir muhafazaya sahiptirler. İşte dışarıdan gelen bu zararların hepsi en az beyin kadar mükemmel olan kafatası sayesinde bertaraf edilmektedir.
Bazıları insan kâfatasının sadece futbol maçı gibi hâdiseler esnasında saldırıya maruz kaldığını düşünebilir. Fakat aslında hiç de öyle değildir. Bu bizim her an meydana gelen vücûd hâdiselerinin normal olarak farkında olamayışımızdan ötürü bir yanılmadır. Kafatasımızın hareket edebilen yegâne parçası olan alt çenemizde de her an konuşma ve yemek yeme için birçok hareket olmaktadır. Alt çenenin her hareketinde ve alt çene dişlerinin üst çene dişleriyle temasa geçmesi ânında, bütün kafatasına yayılan bir seri basınçlar ortaya çıkar.
Alt çene kemiği aynı zamanda kendini destekleyen ve hareket ettiren kaslar vasıtasıyla da ağzın her açılıp kapanışında basınç ortaya çıkarır. Bu kadar tazyik oluşmasına rağmen bunlar nasıl oluyor da tesirsiz hâle geliyorlar? Meselâ, ağzınızı tam olarak açtığınızda çok az da olsa bir gerilim duyarsınız. Bu duyulan gerilim aslında çok büyük değerlerde olmasına rağmen, bütün kafatasına eşit olarak dağıtıldığı için bizim tarafımızdan ya çok az hissedilir veya hiç hissedilmez. Bu yüksek değerdeki gerilim kuvvetlerinin bütün kafatasına eşit yayılması, dişlerin mucizevî sıralanışıyla olmaktadır. İyi bakılan dişlerde husule gelen fevkalâde görünüş» hem estetik hem de teknik yönde hârikalık arzeder. Herhangi bir dişin rahatsızlığı veya eksikliği esnasında bütün kafatası rahatsızlıklara maruz kalır.
Mimari yapı itibarıyla kafatası ile eski mimarî (kubbe) eserler arasında çok benzerlik vardır. Gerçekte eski mimarî eserler insan kafatası yapısının ustaca yapılmış bir taklidinden başka bir şey değildir. Kubbelerin en büyük hususiyeti, yapının yükünün tam olarak dağıtılmasıdır. Bütün ağırlık, direkler ve payandalara yüklenmiştir. Direk ve payandalar ise ustaca yapılmış bir kemer sistemiyle birbirine bağlanmış, dıştan da destek kemerle takviye edilmiştir. Kesişen güç çizgileri arasında dengeyi sağlamak gayesiyle de destek köşelerine tonozlar oturtulmuştur.
Mimarî eserlerdeki kubbelerin hususiyeti kısaca görüldükten sonra şimdi de bunlara ilham kaynağı olan kafatasının yapısını inceleyelim.
İnsan kafatası temelde 3 kemikten teşekkül etmişdir. Önde bir tek frontal (alın kemiği), arkada bir tek occipital (artkafa) ve yanlarda iki adet parietal (yankafa) kemiklerinden müteşekkildir. Bunlar birer tak'a benzeyip, geniş kavisli ve kenardan kenara uzanan yapı gösterirler. Büyük ve önden arkaya doğru uzanan tak, burun kökünden başın arkasına kadar uzar. Fakat burada direkt geçiş yerine sütunlarla desteklenme tercih edilmiştir. Kafatasının temel desteği 1. molar (azı) dişe amudi (dikey) olarak uzanan (quadrangiler zygomatik) düz kemiğidir. Dişlerin birbiriyle temasından meydana gelen streslerin bütünü bu kemik vasıtasıyla zararsız hâle getirilir.

Kafatasını oluşturan kemiklerin hepsi yassı ve ince kemiklerdir. "Lamına externa" ve "Lamina interna" adı verilen (kompakt) sıkı dokudan yapılmış sert, sağlam ve kalın iki tabakadan meydana gelmiştir. Lamina externa ve Lamina interna arasında (spongiöz) süngerimsi tabaka yer alır. Kemiğin uzun ekseni boyunca yol alan darbeler, kalın tabakalarla azaltılıp süngerimsi tabakayı meydana getiren sayısız payandaların içine gittikçe yok edilir. Yani, darbeler süngerimsi tabaka tarafından ortadan kaldırılmaktadır. Keza süngerimsi tabaka kasların kasılıp gevşemesiyle oluşan kuvvetleri de emer. Ayrıca süngerimsi tabakada bulunan çok sayıdaki damar, beynin belli sıcaklıkta tutulmasını sağlar.

İnsan kafatası, vücudun hiç bir tesadüfe yer vermeyecek bir mükemmellikte belli bir program dahilinde yaratıldığını göstermekte; ilmin ve aklın tesadüfcülere karsı üstünlüğünün nişanesi olarak da âdeta bir zafer takı seklinde basımızda yer almaktadır.
Kafatasında birbirinden müstakil çalışan, fakat birbirleriyle köşelerinden bağlantılı 22 kemik yer alır. Bu kemiklerin birleşme yerleri belli seviyede elâstikiyete sahihtir ve bunu orta yaşlara kadar muhafaza ederler. Tıpkı bir binanın bağlantı yerlerinin kendine gelen yıkıcı tesirleri emmesi gibi âniden güçlü bir darbenin sebeb olduğu şoklar bu birleşme yerlerince azaltılırlar.
Kubbe desteklerinin, yüksek rüzgârların meydana getirdiği baskıları absörbe etme yönünden gerçekten hayâtî önem arzettikleri ortaya çıkarılmıştır. Fakat hiç bir eğitime sahib olmayan mimarlar nasıl olup da bu binaları yaptılar? Ne var ki bugün için; onların tamamen başlarını model kabûl edip ve ondan ilham aldıkları, en geçerli görüş olarak kabûl edilmektedir.

İnsanın düşünme melekesiyle yaratılmışlar içerisinde hususi bir yer işgal etmesini sağlayan insan beyni, medeniyet ve ilim-tekniğin gelişmesini sağladığı gibi onu korumakla vazifeli kemik yığınları da tanzim ve yapıları itibarıyla sanata, sanatçıya ilham olmakta ve ona yol göstermektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|