TÜRK İSLAM TARİHİ VE İSLAMİYET HAKKINDA HER ŞEY
  MUHTAR CUMHURİYETLER
 
Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü:143.600km2
Nüfusu: 3.944.000
Başkenti: Ufa

          Rusya Federasyonu'na bağlı federe cumhuriyettir. 11 Ekim 1991 tarihinde özerkliğine kavuşmuştur. Başkurtların dili Tatarca'ya yakın olup Türk dilinin Kıpçak Bulgar alt grubunu oluşturur. Başkurtların % 68'i Özerk Başkurdistan'da yaşamakta olup, geriye kalan % 32 si Ural bölgesindedir. Başkurdistan Yekaterinburg zaman dilimindedir (YEKT/YEKST). UTC 'e göre saat farkı +0500 (YEKT)/+0600 (YEKST).


Ekonomi

          Başkurdistan'ın ekonomik yapısı tarıma, hayvancılığa vç sanayi'ye dayalıdır. Ülkede 647 kolhoz ve 95 sovhoz bulunmaktadır. Başlıca tarım ürünleri, çavdar, yulaf, darı, keten, şeker pancarı, patates, ayçiçeğidir. Başkurdistan, petrol, doğalgaz ve boru hatlarına sahiptir. Rafineriler ve petrokimya fabrikaları ana ekonomiyi sağlar. Ayına, kömür, bakır, boksit, altın, manganez krom vardır. Yılda 40 milyon ton petrol, 3.5 dm3 doğal gaz üretilmektedir. îmalat sanayi'yi gelişmiş olup, petrol, doğalgaz, demirçelik, kömür, elektrik, çimento, şeker, kereste, pamuklu ve yünlü dokuma ekonomi de önemli yer tutmaktadır. Uçak imalatı, gübre, deri, tütün, gemi inşa, demir ve karayolu taşıtları yapılmaktadır. Ufa, Sterlitamak, îsinbay, Kumertau, Karmavoua'da büyük enerji santralleri bulunmaktadır.


Ulaştırma

          Demiryolu, denizyolu, karayolu, hava yolu ile ve boru hatlanyla sağlanmaktadır.


Eğitim

          Başkurdistan'da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi eğitim gelişmiştir. Eğitim Rus ve Başkur dillerinde yapılmaktadır. Ana okullan ve 10 yıllık orta okulları bulunmaktadır. Ayrıca Türk girişimcilerinin açtığı okullar bulunmaktadır. Anaokul :71adet, 65.000 öğrenci Ortaokul :3175 adet, 563.00 öğrenci Üniversite : 9 adet, 54.000 öğrenci okumaktadır.


Coğrafi Konum

          Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti, Güney Urallardan batıya doğru Belaya ve Kama nehirlerine kadar uzanır. Güney Urallar'ın en yüksek doruğu olan Yamantau Dağı'ndan batıya ve güneye doğru gidildikçe, yükseklik azalır. Ormanlarla kaplı dağlar yerlerini, genellikle yaprak döken ağaçlardan oluşan yeşilliklerle bezeli bir bozkıra ve Belaya ırmağının geçtiği ovalara bırakır.


Tarih

          1552'de Kazan Hanlığı'nın yıkılmasından sonra her iki Türk boyu (Tatar-Başkurt) Ruslara karşı birlikte ayaklanmış ancak, 18. yy'ın sonlarında Rus egemenliğine girmek zorunda kalmışlardır. Dört asırlık bir devrede birlikte yaşayan Tatarlarla Başkurtlar birbirleriyle tamamen kaynaşmışlardır. Nitekim Kazan şehrindeki medreselerle, Başkurt ülkesindeki Orenburg, Kargah, Ufa, Troyskiy, İsterlibaş v.b. şehir ve kasabalardaki medreseler arasında eğitim ve öğretim usulleri bakımından hiçbir fark yoktu. Öğretim elemanları arasında Kazanlılar bulunduğu gibi bir çok Başkurt da bulunuyordu. Hiçbir zaman ayrılık ve yadırgama olmamıştır. Böylece son devirlerin tanınmış yazar, tarihçi ve şairlerinden Habibünneccar, Zeki Velidi Togan ve Şeyhzade Babiç ve diğerleri eserlerini Başkurt lehçesiyle değil, Kazan yazı dili ile kaleme almışlardır. Ancak bu eserler Bolşevik ihtilalinden sonra suni olarak güney-batı Başkurt lehçesine aktarıldı ve ihtilalden 9 yıl sonra 1926'da ilk Başkurtça kitap yayınlandı. Tatar - Başkurt Sovyet Cumhuriyeti'ni kurma projesi suya düşünce 23 Mart 1919'da SSCB'ye dahil bir Başkurt SSC kuruldu. Başkurtlar etnik yapı itibariyle Tatarlara yakındırlar. Tarihi kaynaklara göre Tatar - Başkurt ilişkileri tahmini bin yıl önceden başlamıştır. Başkurt halkının hayatında mitolojinin ve destanların ayrı bir yeri bulunmakladır. Ural - Batır destanı bunların en önemlileridir.


Nüfus

          Yaklaşık 4.000.000 nüfusa sahip olan Başkurdistan'da Nüfus Oranı: Başkurtlar % 24 Tatar % 21.3 Rus % 36.7 Ukrain, Belarus ve diğer % 18


İdari Yapı

          Ülke, Asya ile Avrupa'nın birleştiği bölgedir. Başkurdistan idari olarak 5 eyalet (Ufa, Sterlitamak, Beloret, Sibay, Belebey) ve 17 şehre ayrılmıştır. Ayrıca bu şehirlere ait 53 rayon ( ilçe- küçük bölge ) vardır. Başkurtlar daha çok şehirlerde değil kırsal bölgelerde yerleşmişlerdir. Başkurtların % 68'i Başkurdistan Muhtar Cumhuriyeti'nde yaşamakta olup, geriye kalan % 32'si Ural bölgesindedir. Başkurtlar, Başkurdistan'ın dışında, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nun diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar.



Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 18.300 km2
Nüfusu: 1.520.000
Başkenti: Çeboksarı


          Çuvaş, Rusya Federasyonu’nun federe cumhuriyetidir. Cumhuriyetin adını aldığı Çuvaşlar, Türk halklarından biridir. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti, Rusya’nın orta kesiminde yer alır ve Haziran 1920’de kurulmuştur.


Tarih

          Çuvaşların, X-XVI. yy'larda eski Türk boylarının (İdil Bulgarı'nın) karışmasından meydana geldikleri yazılmıştır. Ayrıca Çuvaş'ın Suvar ya da Suvaz adlı Türk adından geldiği de öne sürülmektedir. Çuvaşların yaşadığı bölge 16. yy'da Rusların eline geçmiş, bölgede 1920'de özerk yönetim birimi oluşmuş, Nisan 1925'te de özerk Cumhuriyet haline gelmiştir. SSCB'nin dağılmasından sonra da (1991) Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti adını almıştır. Çuvaşların % 15 Başkurt ve Tatar bölgesindedir.

          Çuvaşlar Orta Volga bölgesinde, kapalı bir toplum olarak yaşarlar. Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Nüfusun %60'ı şehirlerde yaşamaktadır. Dinleri Hıristiyan Ortodokstur. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti Moskova zaman dilimindedir. (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).


Ekonomi

          Çuvaş ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır. Sanayi kolunda makine, dokuma, elektrik, alkol, kağıt, kereste, kimyadır. Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti'nde yaklaşık 300 sanayi kuruluşu bulunmaktadır.

          Başlıca ürünleri tahıl, kenevir, patates, sebze, keten, şeker pancar ve tütündür. Bölgede büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanısıra domuz yetiştiriciliği de önemli yer tutar. Tarım kolhoz ve sovhozlarda yapılır. Et, süt, yumurta üretimi yüksektir.


Eğitim

          İlk olarak 1872'de Çuvaş alfabesi yapılmıştır. Çuvaşlarda eğitim düzeyi diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi yüksektir. Halen ülkede: 24 anaokulunda 22.000 öğrenci, 702 ortaokulda 280.000 öğrenci, 3 üniversitede 19.000 öğrenci bulunmakta olup, eğitim Çuvaş diliyle yapılmaktadır. Ancak halkın % 77'si Çuvaş dilini kullanmaktadır. Ülkede Türk girişimcilerin açmış olduğu okullar bulunmaktadır. Ayrıca, Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti'nde 801 kütüphane, 1200 kulüp bulunurken, yılda 3 milyon kitap basılmakta ve 30 gazete çıkarılmaktadır.


Ulaştırma

          Ülkenin ulaştırma ağı kara ve deniz yoluyla yapılır. Demiryolları ve karayolları Moskova, Gorki, Kazan, Ulyanovsk ve başkent Çeboksarı ile bağlantılıdır.
 

Coğrafi Konum

          Rusya ve Tataristan'la komşu olan Çuvaş Muhtar Cumhuriyeti, Orta Volga'n›n sağ kıyısında ve onun kolları olan batıdaki Sura ve doğusundaki Svigiya arasındadır. Güney ve doğusunda Volga ve Çuvaş platosu uzanmaktadır. Batısı ormanlık ve bataklıktır. Ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Güneydoğusunda ise bozkırlar vardır. Ülkede ılıman kara iklimi egemendir. Yazlar ılık, kışlar uzun ve soğuktur.




Dağıstan Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 50.300 km2
Nüfusu: 2.000.000
Başkenti: Mahaçkala


          Dağıstan, Rusya Federasyonu'na bağlı bir cumhuriyettir. 20 Ocak 1921'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne tâbi olarak kurulan Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra, halen Dağıstan Muhtar Cumhuriyeti şeklinde Rusya Federasyonu'na bağlı bulunmaktadır.

          Rusya Federasyonu'nun Avrupa'daki kesiminin güneyinde yer alan Dağıstan, Büyük Kafkas Dağları'nın kuzey yamacının en doğu ucundan 50.300 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Güney ve batısı Güton dağında 3646 metreye, Bazardyuzu (Pazardüzü) Dağı'nda da 4480 metreye ulaşan Kafkas Dağları'nın ana doruk hattıyla çevrilidir. Doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Kalmuk Özerk Cumhuriyeti, batı ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya, güneybatısında Gürcistan ve güneyinde de Azerbaycan yer alır.

          Dağıstan doğudan batıya 200, kuzeyden güneye 400 kilometre kadar bir uzunluğa sahiptir. Başkenti Mahaçkala'dır. Diğer önemli şehirler Derbent, Kızlar, İzberbaş ve Buynak'tır.


Coğrafya ve İklim

          Türkçe Dağ kelimesi ile Farsça -ıstan ekinin birleşmesinden oluşan ve Dağ ülkesi veya Dağlık Ülke anlamına gelen Dağıstan kavmi değil, coğrafi-topoğrafik mânâ ifade eden bir kavramdır. Rusça'da da 'Dağlar Ülkesi' anlamında Strana Gor ifadesi kullanılmaktadır. Dağıstan Coğrafi açıdan beş bölgeye ayrılır. Birinci bölgede Kafkas Dağları ve Dağıstan iç platosu yer alır. Dağlar arasından Hazar Denizi'ne akan Sulak, Samur ve Kurak gibi ırmaklar buralarda derin vadi ve uçurumlar meydana getirmiştir. Kafkas Dağları'nın genellikle güneye bakan yamaçlarında yağış çok azdır. Bu yüzden bazı bölgelerde bitkisel hayat yoktur.
İkinci bölge, birinci bölgenin kuzeyinde yüksekliği 920 m'ye ulaşan ve çıkıntı tepelerinden oluşan ikinci bir dağ kuşağından ibarettir. Bu bölge kuzey ve kuzeybatıdan esen rüzgarlar sebebiyle oldukça yağışlı olup, sık ormanlarla kaplıdır. Dağlar ile Hazar Denizi arasında kalan dar kıyı düzlüğü üçüncü bölgeyi oluşturur. Dar boğazlardan çıkıp yayılan ırmaklar tarafından kesilir. Petrol ve doğalgaz yatakları barındıran bu ovanın genişlediği yerde başlayan dördüncü bölge alçak ve bataklık ovalar ile Terek ırmağı deltasından oluşur. Deltanın hemen ilerisinde uzun ve kumluk Agragan Yarımadası başlar. Son olarak Terek'in hemen kuzeyinde kumullarla kaplı Nogay Bozkırları beşinci bölgeyi oluşturur. Bu bölgenin iklimi ise sıcak ve kuru olup, bitkisel hayat yarı yarıya çöl özellikleri gösterir.

          Dağıstan'ın başlıca ırmakları Gazi Kumuk, Kara, Avar ve Andi Koysularının birleşmesinden oluşan ve Mahaçkala'nın kuzeyinde Hazar'a kavuşan Sulak, daha kuzeyde Çeçenistan'dan gelen Terek, güneydoğu istikametinde akarak aynı şekilde Hazar'a kavuşan Samur'dur. Genellikle dağlara paralel olarak akan bu ırmaklar, 1000 metreye varan derinlikte ve darlıkta kanal ve mecralar oluşturarak, Dağıstan'ın özelliklerinin şekillenmesinde önemli rol oynarlar.

          Dağıstan'ın iklimi genel olarak sıcak ve kurudur. Alçak kesimlerde ortalama sıcaklık Ocak ayında -3, 6 derece, Temmuz ayında 23 derece dolayındadır. Dağıstan'ın kuzey kısmını teşkil eden Sulak-Terek-Kuma düzlüğü en yüksek yeri 26 metreyi geçmeyen ve denize doğru gittikçe alçalan, susuz ve kıraç bir bozkırdan ibarettir. Bu sahanın nüfus yoğunluğu çok düşüktür. Bu bölgenin sahil boyu bazan su altında kalır. Kuma ile Terek arasında birçok tuz gölü ve bataklık vardır. Terek ile Sulak arasında ise, kumsallarda kaybolan Aktaş, Yarıksu, Yamansu ve Aksay çaylarından bu gün ziraatte istifade edilmektedir. Sahil boylarına nispeten sathı biraz yüksek olan kuzeybatı bölgeleri hariç olmak üzere, bu düzlüğün iklimi son derece kurudur. Düz, ırmaktan ve ormandan mahrum, yağmursuz ve kuzey rüzgarlarına açık olan daha kuzeydeki bölgede sıcaklık yazın 40, kışın -40 dereceyi bulur. Ziraat, Terek boyunda ve sun'i sulama usulü ile güneybatı kısmında yapılır. Diğer kısımlarda muhtelif Türk boyları göçebe halinde yaşar ve hayvan beslerler. Sahil boyunda ise balıkçılık ile iştigal edilir.

          Dağıstan tabii zenginliklerle doludur. Dağlık bölgenin bitki örtüsü, vadilerde ve kanyonlarda yaprak döken ormanlardan, yüksek tepelerde çam ve huş ağacı ormanlarından ve ağaç sınırının üstünde de Alp çayırlarından oluşur. Tepe yamaçlarında yer yer çöl bitkisiyle kesintiye uğrayan sık yaprak döken ormanlar bulunur. Alçak yamaçlarda seyrek esmer toprak alanlarıyla bölünen verimli kestane rengi topraklar egemendir. Hazar Denizi kıyısında ise tuzlu bataklık toprakları yaygındır.


İdarî Yapı ve Nüfus Özellikleri

          50.300 Km2 yüzölçümüne sahip olan Dağıstan'da 1995 tahminlerine göre 2 milyona yakın nüfus yaşamaktadır. Nüfusun % 40'ı şehirlerde yaşamaktadır. Başşehir Mahaçkala dışındaki önemli şehirleri Derbent, Hasanyurt, Bâbayurt, Kızılyurt, İzerbaş, Buynak, Kayakent ve Kaytak'dır. Dağıstan'da pek çok etnik-linguistik gruplar birlikte yaşamaktadırlar. Başta Kumuklar, Nogaylar, Azeriler gibi Türk boylarının yanında, Avarlar, Darginler, Lezginler, Lakslar, Tabasaranlar, Ağullar, Rutullar, Sahurlar gibi Müslüman Dağıstan toplulukları yaşamaktadır.


Nüfus

          Dağıstan nüfusunun 3/4'ü dağlık alanlarda,1/4'ü de düzlüklerde yaşar. Dağlık sahalarda Avar, Dargin, Lezgin, Laks, Tabasaran, Ağul, Rutul, Sahur gibi Dağıstan toplulukları yaşarlar. Hürriyetlerini korumak için adeta birer müstahkem kale vazifesi gören dağlık alanlara sığınmış olan halk, genellikle hayvancılık yapmakta, ayrıca maden, ağaç işleri, deri, yün dokumacılığı gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Samur Irmağından Sulak Irmağına kadar olan sahil düzlüğü ile Sulak-Kuma nehirleri arasındaki ve kuzeydeki Terek ırmağı deltasında ise, Azeri, Kumuk, Nogay, Türkmen gibi Türk topluluklar yaşamaktadır. Bunlardan Kumuklar; Hasanyurt, Babayurt, Kızılyurt, Buynak, Kayakent, Kaytak ve başkent Mahaçkala çevresinde yerleşmişlerdir. 1989 sayımında toplam sayıları 300 bine yaklaşan Kumukların % 82'si bu bölgede bulunmaktadır. Ayrıca, Süyünçkale ve Gudermes şehirleri çevresinde 10 bin ve K. Osetya Mozdak rayonunda da 10 bin kadar Kumuk yaşamaktadır. Nogaylar ise, ülkenin kuzeyinde Terek deltasında yaşamaktadırlar. 1989 nüfus sayımında 75 binden fazla olan Nogay nüfusunun 30 bin kadarı yani toplam Nogay nüfusunun % 37.5'i bu bölgede bulunmaktadır. . Dağıstan'da Türk nüfusun yaşadığı kıyı ovalarında ayrıca Rus (bilhassa Hasanyurt ve Kızılyar çevresinde), Tat, Yahudi ve Ermeni nüfus da yaşamaktadır. Bu bölgede daha çok tarım, ticaret ve bağcılık gibi ekonomik faaliyetler sürdürülmektedir.


Ekonomi

          Nüfusun büyük bir bölümü geçimini, başta hayvancılık olmak üzere tarımdan sağlar. Toprakların ancak % 15'i ekime elverişlidir. Tepe yamaçlarında seki biçiminde tarlalar açılmıştır. Terek deltası bölgesi ve Hazar kıyılarındaki sulama tesisleri sebze ve meyve tarımına imkan tanımaktadır. Başlıca tahıl ürünleri buğday, mısır ve Terek deltasında üretilen pirinçtir. Hazar Denizi kıyılanında balıkçılık önemli bir yer tutar. Dağıstan petrol ve doğal gaz yönünden zengindir. Ayrıca kömür, demir cevheri, demir içermeyen metal ve nadir bulunan bazı metal yatakları vardır. Engebeli yüzey şekilleri, akarsu ve maden potansiyelinin yeterince değerlendirilmesini engellemiştir. Sanayinin temelini Mahaçkala ve İzerbaş yakınlarındaki kıyı şeridinde bulunan petrol ve doğal gaz yatakları oluşturur. Önemli sanayiler makine yapımı, inşaat malzemeleri yapımı, kereste işleme, gıda işleme, şarap ve cam ürünleridir. Demir işleme ve halıcılık geleneksel el sanatlarıdır. Karakoysu ırmağı üzerinde Gergebil, Terek ırmağı üzerinde Kargalinskaya, Sulak ırmağı üzerinde Çirkey, Çiryurt ve Kızılyurt barajlarında enerji üretilir. Ayrıca birkaç termik elektrik enerji üretim tesisi de vardır. Dağıstan demir-yolu Moskova, Bakü, Astragan ve Gudermes'e bağlanır. Bütün demiryolu istasyonları aynı zamanda karayoluyla da birbirine bağlıdır. Ülkenin başlıca limanı Hazar Denizi kıyısındaki Mahaçkala'dır.




Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 1.850 km2
Nüfusu: 171.500 kişi
Başkenti: Komrat


          Bölgenin genel toprak fonu 150.100 hektarı tarım arazisi olmak üzere 181.100 hektardır. (65.400 hektar karbonatlı toprak; 63.400 hektar olağan kara toprak ). Bu toprak çeşitlerinin nem oranı daha azdır ve bir hektar üzerinde bir metrelik katmanda yaklaşık 280-350 ton humus bulunmaktadır. Toprağın verimliliği Moldova genelinde daha düşük olup 71-82 derecededir.
Iklim sıcaktır. +10 derecedeki sıcaklık yılda 179-187 gündür. Aktif sıcaklıkların tutarı 3.300 derecenin üzerindedir. Ortalama yağış oranı 350-370 mm. Yıllık hidrotermik katsayısı 0,7-0,8'dir. Bu nedenle bölge sık sık kuraklıktan olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Mineral ham madde kaynakları tahmini 23 milyon m³ kil (kiremit ve tuğla üretiminde son derece kalitelidir) ve 18 milyon m³ çakıllı kum yatakları vardır. Bölgenin su stokları genelde yer altı sularından oluşmaktadır (tahmini hacim 8-10 milyon m³). Yeryüzü suları (küçük dere ve göller) kısıtlıdır ve mineralleşme oranı yüksek olduğu için sulamada kullanılamaz. Ormanların ve yerel enerji kaynaklarının mevcut olmaması nedeniyle bölge enerjiyi dışardan temin etmek mecburiyetindedir. Gelecekte, diğer ülkelerin tecrübesinden faydalanarak güneş ve rüzgar enerjisi alternatif enerji kaynakları olarak gündeme getirilebilir.


Eğitim

          Bugün yaşlı ve okuma-yazma bilmeyenler yalnızca Türkçe konuşmaktadırlar. Sovyetler Birliği zamanında Rusça'nın okullarda zorunlu hale getirilmesi sonucu Gagavuzlar, iki dilli olmuşlardır. Moldova'da yaşayan milletler içinde Rusça'nın ikinci dil olarak konuşulma oranının en yüksek olduğu grup Gagavuzlardır. Gagavuzların %74'ünün Rusça'ya vakıf oldukları tespit edilmiştir. Okullarda kademeli olarak Latin Alfabesi ve Gagavuzca eğitim verilmeye başlanmıştır. Gagavuzca yayınlanan gazetelerden başlıcaları Ana Sözü ve Gagavuz Sesi Gazetesidir. Ayrıca Saba Yıldızı adlı bir dergi de yayın hayatına başlamıştır.        

          Gagavuz Bölgesi'nde İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veren 55 okul bulunmaktadır. Bu okullardan bir kısmı yalnız ilkokul, ortaokul, lise eğitimi verirken bir kısmı bu eğitimlerin tamamını vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli ayni ve nakdi yardımlarda bulunmuş olduğu Komrat Üniversitesi bulunmaktadır. Komrat'ta TİKA'nın kurduğu yöredeki en önemli kültür merkezi niteliğinde olan, Atatürk Kütüphanesi'nde bilimsel çalışma yapmak isteyenler için ilgili her türlü kaynak bulunmaktadır. Çadır-Lunga şehrinde bulunan Gagavuz Ana dilinde oyunların sahnelendiği Mihail Çakır Gagavuz Milli Tiyatrosu bulunmaktadır.

          Gagavuz Bölgesi'nin idari Merkezi olan Komrat şehrinde, Çadır-Lunga, Vulkaneşti şehirlerinde ve Komrat'a bağlı olan Beşalma köyünde, Gagavuz tarihi ile ilgili önemli bir kaynak niteliğinde olan antropolojik bir kaynak niteliğinde olan müzeler bulunmaktadır. Gagavuz bölgesinde okul kütüphanelerinden bağımsız olarak 45 kütüphane bulunmaktadır. Düz Ava ve "Kadınca" adlı Gagavuz milli şarkı ve oyun (folklor) toplulukları da faaliyette bulunmaktadır. Bunların dışında da diğer benzer topluluklar da mevcuttur.


Tarih

          Şu an yaklaşık 250 bin Gagavuz eski SSCB topraklarında yerleşiktir. Büyük bir kısmı Moldova güneyindeki Bucak yöresinde yaşamaktadır. Gagavuz köyleri Ukrayna'daki Odesa ve Zaporojye illerinde, Romanya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kabarday'da da yer almaktadır. Moldova'da "Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti" dışında, Kişinev'de 8.000, Bender'de 1.600 ve Dinyester nehrinin kuzey yakasında 3.300, Balkanlar'daki Bulgaristan ve Yunanistan'da yaklaşık 20 bin Gagavuz yaşamaktadır.

          Gagavuzlar Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türklerdir. Bizans yazılı kaynaklarında Oğuzlar XI Yüzyılda Tuna nehrini geçip Balkanlardaki Makedonya, Paristrione, Yunanistan ve Bulgaristan'da yerleşen göçebe boyları olarak kaydedilmiştir. XI. Yüzyılda Balkanlara göç eden Gagavuzlar Ortodoks Hıristiyanlığı'nı kabul etmişler daha sonra Osmanlı yönetimi altında kalmışlardır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagavuzlar, 1750-1846 yılları arasında Tuna nehri üzerinden Rusya'ya göç etmişler ve Tuna bölgelerine (1769-1791) ve Besarabya'ya (1801- 1812) yerleşmişlerdir. Ruslar Gagavuzlara toprak vererek Tuna sınırı boyunda yerleşmelerini sağlamışlar ve Rusça öğrenmelerini kolaylaştıracak bir ortam yaratmışlardır. Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hıristiyan Gagavuz halkının bir bölümü XIX. Yüzyılın başında Türk - Rus savaşları sırasında Bulgaristan'dan Moldova'ya gelmiş ve 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus, Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır.

          Çok sayıda tarihçi, etnograf ve dil uzmanları XIII. Yüzyılda Dobruca topraklarında idari merkezi Korbuna şehri olan "Dobruca Prensliği" veya "Uzi Eyalet" adı altında kurularak iki yüzyıldan fazla yaşamış devlete sahip olan Gagavuzları Türk Dünyası'nın en orijinal halklarından biri olarak kabul etmektedirler.

          Köylülerin ayaklanması sonunda Komrat Cumhuriyeti'nin ilan edildiği 1906 yılındaki beş günlük bağımsızlığın dışında Gagavuz halkı, Rusya İmparatorluğu, Romanya, Almanya (İkinci Dünya Savaşı döneminde) ve Sovyetler Birliği'nin egemenliği altında kalmıştır.

          Sovyetler Birliği'nde demokrasiye yönelik değişikliklerinin başlatıldığı 1980'lerin sonunda Gagavuz aydınları çevresinde yer alan milli bilinç yayılmaya başlamış olup Gagavuzların kültür ve ekonomik sorunlarının mevcudiyetini ileriye sürme imkanı ortaya çıkmıştır. Gagavuz aydınlarının faal üyeleri, diğer etnik azınlıklarının gayretlerini de birleştirip 1988 yılında "Gagavuz Halkı Hareketi"ni kurmuşlardır. 1989 Mayıs ayında ilk kongresini yapan "Gagavuz Halkı" adlı hareket, güney Moldova'da başkenti Komrat olmak üzere kurulacak özerk Gagavuz Cumhuriyeti'nin kendi kültürel ve ekonomik işlerini büyük ölçüde kontrol etmekle birlikte, yine Moldova'ya bağlı özerk bir yönetim talebiyle ilk önemli çıkışını yapmıştır. Gagavuzlar, 21 Ağustos 1990'da Özerk Gagavuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni, güneyde Gagavuzların en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde ilan etmişlerdir. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edilmiştir. 25 Ekim 1990'da Gagavuzlar, Gagavuz Cumhuriyeti'ni oluşturmaya yönelik seçimler yapmış, ancak Moldova milliyetçileri bu girişimi, yöreye 50,000 silahlı gönüllü göndererek önlemeye çalışmış ve Rus askerlerinin müdahalesiyle şiddet önlenmiştir. Devam eden seçimler sonucunda 31 Ekim'de Komrat'ta yeni bir Gagavuz Yüksek Sovyeti kurulmuş, Stepan Topal Başkan seçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra (27 Ağustos 1991), Gagavuzlar da kendi cumhuriyetlerini ilan etmişlerdir. Moldova Meclisi 23 Aralık 1994 tarihinde "Gagavuz Yeri" Özel Hukuki Statüsünü yasa olarak çıkarmıştır. Yasaya göre, Gagavuzlara Moldova Anayasası'na ters düşmemek şartıyla, çeşitli sahalarda yasa çıkarma hakkı verilmiştir. Gagavuz Yeri'nin en yüksek mercii Başkandır ve Gagavuz Yeri'nin tüm makamları Başkan'a bağlıdır. Gagavuz Yeri'nin Resmi dili Gagavuzca, Moldovanca ve Rusçadır. Gagavuzlara bu kanunla Geleceklik Hakkı tanınmıştır. Gagavuzlara özel statü tanıyan bu yasaya göre ( Madde 113 ), Millet Kongresi, kültür, bilim, eğitim, iskan, belediye hizmetleri, sağlık, spor, bütçe, ekoloji, finans ve ekonomi alanlarında Moldova Anayasası'na ters düşmemek kaydıyla kanun yapmaya yetkili kılınmıştır.


Ekonomi

          Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti verimli toprakları dolayısıyla oldukça yüksek bir tarım potansiyeline sahiptir. Aşağıda belirtilen alanlarda yeni yatırımların yapılması ve çağdaş teknolojilerin kullanılması durumunda yüksek verim alınabileceği düşünülmektedir: üzüm işleme, şarap üretimi meyva işleme (şeftali, kaysı, erik, elma, armut, ayva vb.); ayçiçeği, mısır, buğday, soya üretimi ve işleme; süt mamulleri üretimi; yün ve deri işleme; yün ve deri mamulleri üretimi; tütün ve tütün mamulleri üretimi

          Toprağın özel mülkiyetin elinde olması çiftliklerin gelişmesini teşvik etmektedir. Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti'nde, işletme sermayesi, kiralama (leazing) usulü öncelikli olmak üzere tarım makinalarına, çağdaş teknolojilere ve tarım ürünleri ambalajlama teknolojilerine ihtiyaç bulunmaktadır.

          Tarım sektörü, gıda ve tarıma dayalı sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamaktadır. Bölge nüfusunun çalışma çağındaki kesimin büyük bir kısmı bu sektörde istihdam edilmekte olup, Gagavuz Muhtar Cumhuriyeti'nin sosyo-ekonomik gelişmesinin temeli de tarıma dayalıdır. Öncelikli tarım dalları: üzümcülük, meyve ve sebzecilik, tütüncülük, mısır, tahıl ürünleri üretimidir. Gelişmiş bir alt sektör olarak ayçiçeği ve mısır tohumculuğu da önem arz etmektedir.


Kültür Yapısı

          Gagavuz Türkçesi, yaşayan Türk lehçelerinden biridir. Gagavuz Türkçesi; Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Türkiye Türkçesi'yle birlikte Türk dilinin Oğuz grubunu teşkil etmektedir. Bu üç lehçeden Türkiye Türkçesi'ne en yakın olanı Gagavuz Türkçesi'dir. Bu dil, Osmanlı Türkçesi'nden etkilenerek Türkçe, Arapça, Farsça kelimeler alarak zenginleştiği gibi, birlikte yaşadığı Yunan, Bulgar, Romen, Moldova ve Rus dillerinden de birçok kelimeyi bünyesine almıştır. Bugün edebi Gagavuz Türkçe'sinin içerisinde çok sayıda Slav asıllı kelime bulunmaktadır. Gagavuzlar Osmanlı alfabesini öğrenmemiş ve Osmanlı yazılı edebiyatını okumamışlardır. Osmanlı döneminde ve ondan sonra uzun zaman Kiril alfabesi ile yazılmış bulunan Türkçe kitapları okumuşlardır. 1957 yılına kadar Gagavuzların kendilerine ait bir alfabeleri olmamıştır. Gagavuzlar değişik zamanlarda Rumca, Bulgarca, Rusça ve Romence öğrenmek ve bu dillerin alfabelerini kullanmak zorunda kalmışlardır. 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den 1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanmışlardır. 1957 yılında Moldova S.S.C.B. Yüksek Sovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı Gagavuz Alfabesi hazırlanmıştır. 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dan sonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır. Gagavuz Türkçesi'ni bir yazı dili haline getirme mücadelesinde Rusça'dan etkilenilmiştir. Gagavuz Türkçesi morfoloji, fonetik ve sentaks açısından değerlendirildiğinde Slav etkisinde kalmıştır. Gagavuz Türkçesi'nin her gün yaşayan iki diyalekti vardır. Birisi merkez diyalekti (Konrat ve Çadır), diğeri ise güney (Vulkaneş) diyalektidir. Kanuna göre Gagavuz Yeri'nin resmi dili "Gagavuzca, Rusça ve Romence"dir. Özerklik süreciyle birlikte Gagavuzların anadillerini her alanda kullanabilme imkanı doğmuştur. XI. Yüzyıla kadar Hıristiyan kiliseleri arasında bir takım teolojik problemler olmasına rağmen bu problemler kiliseler arasında büyük bir ayırıma sebep olmamıştı. Ancak 1054 yılında Hıristiyan kilisesi Ortodoks ve Katolik olmak üzere iki ana mezhebe ayrıldı. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Gagavuzlar arasında Babtist ve Adventist gruplar ve bunlara ait kiliseler mevcuttur. Gagavuzların uzun bir süre yazılı edebiyatları olmamıştır. Çeşitli zamanlarda farklı alfabeler kullanmak zorunda kalan Gagavuzlar yaşadıkları ülkenin alfabesiyle Türkçe kitaplar yayınlamışlardır. Çağdaş Gagavuz Edebiyatı'nın gelişmesinde Mihail Çakır'ın oldukça büyük rolü vardır. Çünkü Çakır daha 1904 yılında Gagavuz Türkçesiyle ilk gazeteyi çıkarmış ve bu dilin bir edebî dil haline gelmesi için ilk meşaleyi yakmıştır. 1934 tarihinde Gagavuz Türkçesiyle Besarabyalı Gagavuzların İstoryası adlı kitabını bastırmıştır. Bu kitap bir Gagavuz tarafından yazılan ilk Gagavuz tarihidir. Yine Çakır 1939 yılında Gagavuzca-Romence sözlüğü neşretmiştir ve İncil'i anadiline çevirmiştir. 1957 yılından günümüze kadar Gagavuz Türkçesi ile 25-30 civarında edebi eser yayınlamıştır.


Nüfus

          Gagavuzlar: 137.500, Ruslar: 11.800, Moldovanlar: 8.300, Bulgarlar: 7.800, Ukraynalılar: 7.800

İdari Yapı

          Gagavuz Yeri'nin en üst düzey idari yöneticisi Başkan'dır. Kanunun 6. Maddesine göre tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarının mülkiyeti Gagavuz Yeri idaresine aittir. Gagavuz Yeri'nin Moldova Cumhuriyeti bayrağı yanında kullanılan kendi bayrağı mevcuttur. Gagavuz Yeri idaresine, Moldova Anayasası ve kanunlarına ters düşmemek kaydıyla kanun çıkarma yetkisi tanınmıştır.


Türkiye ile İlişkileri

          Hamdullah Suphi Tanrıöver'in T.C. Bükreş Büyükelçisi olduğu dönemde (1931-1944) Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine gelmiştir. Bu dönemde Gagavuz Yeri'nde Türkçe kursları açılmış ve Türkçe kitaplar gönderilmiştir. Öte yandan bazı Gagavuzlar seçilerek Türkiye'de yüksek öğrenim görmeleri sağlanmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte Gagavuzlar Türkiye'nin gündemine tekrar girmişlerdir. Uzun zaman kopuk olan ilişkilere büyük önem verilmektedir. Türkiye Gagavuzlara yardım mahiyetinde bir çok program ve proje gerçekleştirmiştir. Faaliyetlerin çoğu eğitim alanında yoğunlaşmıştır. Bunun yanında insani yardım ve sağlık malzemesi gönderilmiş, Gagavuz öğrenci ve öğretmenlere Türkiye'de çeşitli sürelerle Türkçe yaz kursları verilmiştir. Gagavuz Yeri'ndeki Komrat Devlet Üniversitesi'ne Türkiye'den öğretim elemanı gönderilmesi için alt yapı çalışmaları başlatılmış, ayrıca üniversiteye çok sayıda kitap gönderilmiş, maddi yardımda da bulunulmuştur. Bursa ile Çadır - Lunga şehrinde ilkokullar arasında kardeş okul ilişkisi kurulmuştur.




Kabarday-Balkar Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 12.500 km2
Nüfusu: 900.000
Başkenti: Nalçik

          Kabarday-Balkar, Moskova Zaman Dilimindedir. (MSK/MSD). UTC'e göre saat farkı +0300 (MSK)/+0400 (MSD).


Tarih

          Kuban Irmağı kuzeyindeki düzlülerde, Azak Denizi doğusunda ve Kırım'da yaşamış olan Kabardaylar, Moğol - Tatar baskıları karşısında,13-15.yüzyıllarda şimdiki yerlerine çekilerek Kabardiya'yı oluşturmuşlardır."Pşı" adı verilen derebeylerince yönetilen Kabardaylar, Tatarlar'dan korunmak için 1557'de Rus korumasını benimsediler. 1739 Belgrad Antlaşması sonucu, Kabardiya, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında "tarafsız bölge" statüsü kazandı. 1768-74 Savaşında Osmanlıları yenen Ruslar, 1774'te Kabardiya'yı ilhak ettiler. 25 yıl sonra, 1799'da ve özellikle 1804 yılından başlamak üzere, kolonizasyona başlanması, yani bazı derebeylerinin topraklarına el konulması, buralarda Rus askeri kale ve karakollarnın kurulmaya ve Kazak nüfusun getirilmeye başlanması üzerine Rus - Kabarday ilişkileri gerginleşti. 1822 - 25 yıllarına değin süren başkaldırılar, sonunda, sert bir biçimde bastırıldı. Artan baskılar nedeniyle nüfusun önemli bir kesimi batıdaki Çerkesya'ya göç etti. Bunlara 'Kuban Kabardayları' denmektedir (Bunların kalıntıları Adıgey'de halen 4 köy oluşturmaktadır: Vılap, Koşhabl, Leşepsın ve Fedz). Bazı Kabarday grupları da doğudaki Çeçenya ve Dağıstan'a göç ettiler.

          Kabardaylarla aynı sıralarda, Kabardayların güneyine yerleşmiş olmaları gereken Balkarlar da uzun bir süre, 1827 yılına değin Ruslara boyun eğmemiş ve toprakları ilhak edilememişti.

          Rus yönetimi, 1860'larda hem Müslüman nüfusu azaltmak ve hem de batıdaki 1864 Adige deportasyonunu (dış sürgünü)örtmek için, Osmanlılarla bir anlaşma içinde Kabarday göçünü teşvik etti. Göçler 1900'lü yıllara değin ara ara devam etti. Kabardaylar, Diaspora'da Kayseri, Tokat, Sivas, Adana, Mersin, Kahramanmaraş, vb illerde, Suriye ve Ürdün'de yoğunlaşmış bulunmaktadırlar.

          Ocak 1921'de kuruluşu onanan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne (RSFSC) bağlı 'Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti' içinde Kabarday ve Balkar ulusal okrugları da yer aldılar. Bu iki okrug (ilçe),daha sonra ayrılıp birleşerek 16 Ocak 1922'de RSFSC'ye bağlı Kabarday-Balkar Özerk Oblastını (il) oluşturdu. Statü, 5 Aralık 1936'da özerk cumhuriyete yükseltildi. 1943'te Cumhuriyetin Balkar bölümü kaldırıldı, büyük bölümü Gürcistan SSC'ne bağlanarak, buraya bir Gürcü topluluğu olan 'Svanlar' yerleştirildi. Balkarlar ise, Almanlarla işbirliği yapmak suçlamasıyla topluca Kırgızistan SSC topraklarına sürüldüler.

          1957'de Balkarların saygınlığı geri verildi ve iki etnik unvanlı Kabarday-Balkar Özerk SSC yeniden kuruldu, Svanlar ise, Gürcistan'a geri gönderildi, Balkarların çoğu da kısa bir süre içinde sürgünden döndü.

          Aralık 1991'de SSCB'nin dağılması üzerine Kabarday-Balkar, bir üye cumhuriyet olarak RF içinde kaldı. Seçilmiş Devlet Başkanı Valeri Koko'nun vefatı sonrası, V.Putin tarafından atanan Arsen Kanoko, Kabarday-Balkar Parlamentosu'nun da onayı ile yeni Devlet Başkanı oldu.


Dil

          Kabarday-Balkar'da konuşulan dil Kabardayca (Baksan lehçesi), Rusça ve Balkarca'dır. Balkarca ve Karaçayca aynı edebiyat dilini kullanır. Cumhuriyette Kabarday, Balkar ve Rus dilleri birlikte resmi dil statülerindedir.


Sosyal ve Kültürel Hayat

          Kabardaylar ve Balkarlar sünni Müslüman'dırlar. Kabardayların ana dili Kafkas dillerinin Abhaz - Adige grubuna girer. Balkarlar Ural - Altay dil ailesinin, Türk kolu olan Kıpçak grubunun bir boyu olan Karaçaylılara çok yakın bir dili konuşurlar. İki halk da hemen hemen istisnasız ve ilk dil olarak kendi anadillerini kullanırlar. Çoğu resmi dil olan Rusça'yı çok iyi konuşur. Kabarday dilinde iki dergi, iki gazete, Balkar dilinde bir gazete basılmaktadır. Kabardaylar 13-15.yüzyıllarda muhtemelen Karaçay ve Balkarlarla aynı sıralarda Kuban Irmağı'nın kuzeyinde,Taman Yarımadası, Azak Denizi doğusu ve kuzeyi ile Kırım'da yaşarlarken, Tatar (en son Kırım Hanlığı) baskıları nedeniyle şimdiki yerlerine çekilmişlerdir. Kabardaylar tarım ve hayvancılıkla, Balkarlar ise hayvancılıkla geçinirlerdi. Kabardaylar 1774'te, Balkarlar ise 1827'de Rus yönetimi altına girdiler. Ancak, Ruslar feodal yapıya dokunmadılar. Derebeylerinin (Kabarday "pşı",Balkar "tavbıy") geniş arazileri, köyleri, büyük hayvan sürüleri, kalabalık köleleri (Kabarday "pşıtl",Balkar "kul") vardı. Derebeylik düzeni ve kölelik, gecikerek 1868-69'da kaldırldı, ama kölelere toprak verilmedi. Bu da yoksul köylü ve eski kölelerin 1917 devrimini desteklemelerini kolaylaştırdı. 19.yüzyılda başlayan modern değişimler, beraberinde kültürel alanda gelişmelere de yol açtı. Kabarday ve Balkar aydınları belirmeye başladı. Ocak 1922'de RSFSC'ne bağlı Kabarday-Balkar Özerk Oblastı'nın (il) kurulmasıyla resmen yazılı yaşama geçildi. İlk alfabeler Arap harflerine dayanıyordu, ardından Latin,1936'da da şimdi kullanılan Kiril asıllı alfabelere geçildi. Kabarday ve Balkarların kendi dillerinde söyledikleri Nartlar destanı ünlüdür. Destan, masal, menkıbe, şarkı ve öykü biçimindeki halk söylentileri çoktur. Bunların önemli bir bölümü kayıt altına alınmış ve yayınlanmıştır. Bu söylentiler, Kabardaylar arasında "geguak'o ve vısak'o" adı verilen şarkıcı ve çalgıcılardan oluşan gezici topluluklar tarafından yaşatılmış ve günümüze getirilmiştir. Bu topluluk üyeleri çok saygınlanırdı. İlk Kabarday yazar Şore Negume'dir (1794-1844), ilk 'Adige Grameri' ile el yazması "Adige Halkının Tarihi' adlı yapıtları bıraktı. Daha sonra halk ozanı Beçmırze Paşe (1854-936), Ali Şogentsuk (1900-42)yetişti. A.Şogentsuk'un "Kambot ile Latse" adlı manzum romanı ünlüdür. Bunları Alim Kişoko, Betal Kuaş, Askerbıy Şorten gibi şair ve yazarlar izledi. Zavır Nalo ve Zıramuk Kardenguş da Nart destanı parçalarının derlenmesinde ve eleştiri alanlarında çalıştılar. Balkar Edebiyatı'nın ünlü kişileri arasında 1945'te Orta Asya'da sürgünde ölen ve ölümüne değin halkına moral veren Kazım Meçiyev (1859-1945) ile şair Kaysın Kuliyev sayılabilir. Kabardayca ve Balkarca, resmi diller olarak, Rusça yanında ilk ve orta dereceli okullarda okutulmakta, Nalçik'teki Kabarday-Balkar Devlet Üniversitesi'nde incelenmekte ve öğretilmektedir. Nalçik'te, ayrıca çok sayıda kültürel kurum ve kuruluşlar da bulunmaktadır.


Ekonomi

          Kabarday-Balkar ekonomisinin temelini sanayi sektörü oluşturmaktadır. GSMH'nin % 60'ından fazlasını sanayi sektörü oluşturur. Ağır sanayi, elektrik enerjisi üretimi ve metalurji önemlidir. Makine yapımı da gelişmiştir. Bu cumhuriyette tarım gelişmiştir. Kabarday düzlüğünde buğday, mısır, darı ve ayçiçeği yetiştirilir. Dağların eteklerinde de sebze ve meyve ve üzüm yetiştirilmektedir. Ayrıca hayvancılık da yapılmaktadır. Dağ köylerinde zengin otlaklar vardır. Ülke dağ turizminde ilerlemektedir.


Coğrafi Konumu

          Büyük Kafkasların kuzey yamacında yer alan ülkenin, kuzeyinde Stavropol krayı, doğusunda Kuzey Osetya Cumhuriyeti, güneyinde Gürcistan ve batısında Karaçay - Çerkez Özerk Cumhuriyeti yer almaktadır. 1998 tahminlerine göre nüfusu 900 bin kişi kadar olan Kabarday-Balkar Muhtar Cumhuriyeti'nin alanı 12 500 km2' ve başkenti 240 500 nüfuslu Nalçik'dir. Coğrafi açıdan üç bölgeye ayrılır. Güneyde, birbirine paralel dağ sıralarından (Glavni, Peredovoy, Skalisti ve Çornıye) oluşan ve ülkenin güney sınırını çizen Büyük Kafkas Dağları uzanır. Bu dağların en yüksek dorukları Elbruz 5642, Dihtau 5203, Koştantau 5144, Djangitau 5049 ve Shara 5068 m.'dir. Bölgede hızlı akışlı akarsuların kaynaklarını oluşturan çok sayıda buzul vardır. Buzul alanlarının altındaki ikinci bölgede Alpin çayırlar, iğne yapraklı ve yaprak döken (kayın,meşe, kızılağaç, gürgen, akçaağaç, dişbudak ve kavak) ağaçlardan oluşan ormanlar yer alır. Sıradağların, deniz seviyesinden yükseklikleri 500-700m arasında değişen kuzey eteklerinde yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlar uzanır; vadilerin daha geniş kesimleri ise çayırlarla kaplıdır. Kuzey ve kuzeybatıda yer alan üçüncü bölge düz Kabarday Ovası'ndan oluşur; Çerek,Çegem, Baksan ve Malka ırmaklarının birleşmesiyle oluşan Terek ırmağı ovayı boydan boya geçer. Terek'in batısında ve doğusunda Büyük ve Küçük Kabarday ovaları yer alır. Bölgenin doğal bitki örtüsü çayırlar ve verimli çernozem topraklarını kaplayan sorguç otu steplerinden oluşur, bununla birlikte, stepler temizlenerek bu toprakların büyük bölümü tarıma açılmıştır. Kabarday-Balkar'a hakim olan karasal iklim yüzey şekillerine göre bölgeden bölgeye farklılık gösterir; yazlar genellikle sıcak geçer, ortalama sıcaklık temmuz ayında 22°C, ocak ayında ise -40°C'dir. Dağlarda 750 mm'yi geçen yıllık yağış miktarı, oldukça kurak olan Kabarday Ovası'nda 500 mm'ye düşer.
 

İdari Yapı ve Nüfus

          Merkezi Kafkasya'nın yüksek dağlık bölgelerinde yaşayan ve kendilerine Taulı (dağlı) denen Balkarlar, Karaçayların doğusunda Baksam, Çegem ve Çerek nehirlerinin geçtiği vadilerde yoğunlaşmışlardır. Kendi aralarında Mezengiy, Bezingi, Hulamlı, Çezemli, Baksamlı gibi kollara ayrılan Balkarlar; 1989 sayımına göre BDT'da toplam 88 771 kişidir. Ancak bunun 71 bin kadarı kendi ülkelerinde yaşamaktalar. l5.yy. sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanan Balkarlar, 1827'de Rus hakimiyetine girmişlerdir. 1917'den sonra Karaçaylılarla birlikte Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti içinde yer almışlar ve 1921'de Kabarday oblastına katılmışlardır. Bu yönetim birimine,1922'de Kabarday-Balkar Özerk oblastı adı verilmiş ve 1936'da da özerk cumhuriyet statüsü tanınmıştır. II. Dünya Savaşı'nda Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle 1943'de Orta Asya'ya sürülmüşler ve toprakları da Gürcistan'a katılmıştır. 1956'da ülkelerine dönmelerine izin verilerek 1957'de Kabarday-Balkar ÖSSC yeniden oluşturulmuştur. Halen Rusya Federasyonunu bağlı federe bir cumhuriyettir.





Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 164.900 km2
Nüfusu: 1.418.100
Başkenti: Nukus


          Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, Aral Gölü'nün güneydoğu ve güneybatısında yer alır. Orta kesim, Amuderya Irmağı vadisi ve deltasından oluşur. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti'nin iklimi kara iklimidir. Amuderya deltasının başında kurulmuş olan Nukus 1932'de şehir statüsünü kazandı. Başta gıda işleme tesisleri olmak üzere çeşitli hafif sanayi kuruluşlarının bulunduğu kentte, Özbek Bilimler Akademisi'nin Karakalpak şubesi ile öğretmen okulu, müze ve tiyatro mevcuttur.


Tarih

          Uzun yıllar Kazaklarla da iç içe yaşayan Karakalpaklara ilişkin tarihi kayıtlar ancak 16.yüzyıla kadar iner. Eski yurtlarının Kazan ve Astrahan arasındaki Volga kıyıları olduğu, oradan Amuderya çevresine göç ettikleri bildirilmektedir. 18. yüzyılda Amuderya yöresine yerleşen Karakalpaklar, Özbekler ve Kazaklar dışında bölgede az sayıda Türkmen ve Rus azınlıkları da yaşamaktadır. Karakalpaklar, 1936 yılı Aralık ayında Özbekistan'a katılmıştır. 1 Aralık 1990'da Cumhuriyet Yüksek Konseyi tarafından Karakalpakların özerkliği kabul edilerek Özbekistan'ın ilk ve tek özerk cumhuriyeti olduğu onaylanmıştır. Kentlerde oturanların oranı % 48 dolayındadır. Başlıca kentler Nukus, Hoceyli, Biruni, Tahyataş, Çimbay, Turtkul ve Altıkıl'dır.


Ekonomi

          Anayasa çerçevesinde demokratik bir ülke olan Özbekistan'ın tecrübesine uymayı taahhüt eden Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, aynı zamanda piyasa ekonomisi politikasını gerçekleştirme yolundadır. Ekonomi büyük ölçüde tarıma dayanır. Sınırlı sanayi sektörü hafif imalat kuruluşları, petrol işleyen rafineriler, Hoceyli'deki tersaneyi, kireçtaşı, alçı, asbest, mermer ve kuvarsit kaynaklarını kullanan çok sayıda yapı malzemesi fabrikası ve Tahyataş'taki enerji santralından ibarettir. Pamuğun yanı sıra yonca, pirinç ve mısır yetiştirilir. Kızılkum çölünde sığır ve karakul koyunu beslenir. Çiftçilerin büyük çoğunluğu ipek böcekçiliği ile uğraşmaktadır. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, pamuk yetiştirme ve pirinç üretiminde önde gelir. Özellikle tarım ürünleri ve zengin mineral ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak çeşitli sanayi dalları bulunmaktadır




Nahcivan Muhtar Cumhuriyeti

Başkenti: Nahcivan





Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 3.103.200 km2
Nüfusu: 1.381.000
Başkenti: Yakutsk


Coğrafi Konumu

          Kuzeydoğu Sibirya'da Kuzey Buz Denizi'ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yer alır. Ülkenin % 40'dan fazlası kutup dairesinin kuzeyindedir. Ülkenin % 20'si kuzey kutbundadır ve 2/3'ü dağlarla kaplıdır. Ortalama sıcaklık Ocak ayında -34, -50 C°, Temmuz ayında ( merkezi bölgede ) +18,+29 C° dir.


Tarih

          Yakutistan arazisinde en eski insan izleri yukarı Paleolite ( M.Ö. 20-10 bininci yıllar ) aittir. M.S. 6-10'uncu yüzyıllarda güneyden gelerek yerleşen bir Türk boyu olan Yakutlar (Sahalar) 17'inci yüzyılın ilk yarısında Rus Çarlığı'nın denetimine girdi. Yakutistan'ın en büyük kenti olan Yakutsk eyaleti 1632'de kuruldu. 1638'de Yakutsk eyaleti (Voyevodstvo) oluşturuldu ve bu topraklar Rusların yerleşimine açıldı. Ruslar özellikle Lena nehrinin orta kesimi boyunca sıralanan şehirlere yerleştiler. Yüzyıllar boyunca göçebeliğe dayalı bir hayat tarzı sürdüren Sahalar 19'yy.da yerleşik düzene geçtiler. Saha (Yakut) Türklerinin milli bilinçleri gözle görülür derecede artmaya başlamıştır. 27 Eylül 1950'de "Yakut Saha Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi. 20 Aralık 1991'de cumhuriyet tarihinde doğrudan başkanlık seçimi yapıldı. Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti. Yakutlar Orhun kitabelerinde de Kurıkan adıyla geçmektedir. Daha sonra kuzeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur. Bu yüzden Saha (Yakut) Türkçesi Türkiye Türkçesi'nden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır. Sahaların tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir. Kendilerine Saha demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır.


Nüfus

          1998 tahminlerine göre 1.381.000 olan Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin nüfusunun % 50.5'i Ruslardan % 36.9'u, Saha (Yakut)'lardan oluşmaktadır. Geriye kalan yaklaşık % 13'lük kısım ise Ukraynalı, Kazak, Tatar ve Azerilerden oluşmaktadır. Başkent Yakutsk'un nüfusu 270.000'dir. Yakutların % 95' i Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır.


Ekonomi

          Halkın geçim kaynakları arasında kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar. Ülkede bulunan samur, kutup tilkisi ,sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri; avcılar ile maceraperestleri kendine çeker. Bu avcılar sayesinde üretilen kaliteli kürklerin ve balıkların şöhreti bütün dünyada meşhurdur. Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin en önemli kaynaklarından biri de yer altı zenginlikleridir. Ülkede elmas, altın, gaz, kömür, gümüş ve bakır çıkarılmaktadır. Mendeleyev tablosundaki bütün elementler Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nde bulunmaktadır. Elmas Saha yurdunda çok önemli bir yere sahiptir. Bunların en değerlilerinden biri de Moskova'da müzede bulunan ve 342,5 karatlık pırlantadır. Saha (Yakut) Muhtar Cumhuriyeti'nin hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır.






Tuva Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 170.500 km2
Nüfusu: 338.557
Başkenti: Kızıl

          Tuva Krasnoyarsk zaman dilimindedir (KRAT/KRAST). UTC'ye göre saat farkı +0700 (KRAT)/+0800 (KRAST).


Coğrafi Konum

          Moğolistan'a komşu olan Tuva Muhtar Cumhuriyeti yukarı Yenisey nehri havzasında yer alır. Ülke, Sibirya'nın güneydoğusundadır. Ülkenin başlıca yüzey şekilleri olan geniş Tuva ve Todja havzalarının sularını Yenisey nehrinin iki ana kolu toplar. Batı Sayan ve Doğu Sayan dağ sıraları bu iki havzayı kuşatır.


Tarih

          Çin kaynaklarına göre Tuva'lar, Kırgızların doğusunda "Küçük Deniz"in (Baykal Gölü) güneyinde ve Uygurların kuzeyinde bulunmaktadır. Bugün de Tuvalar burada yaşamaktadır ve buraya Tannu (yüksek dağ) Tuva denilmektedir. 18.yy'ın ikinci yarısından itibaren Moğolistan'ın hakimiyeti altında bulunan Tuva, daha sonraları Çin hakimiyetine geçti. 1860'da Çin - Rus antlaşması gereğince Rus tüccar ve göçmenlerine, o günkü adı ile Vranhay - Uygurların ülkesinde yerleşme müsaadesi verilmiştir. Milliyetçi Tuva halkı, nüfusunun azlığına bakmayarak 1911'de Çin'de Sun Yat Sen liderliğinde yapılan ihtilâli fırsat bilerek bağımsızlığını ilan etti. Ancak bu bağımsızlık uzun süreli olmadı ve üç yıl sonra Rusya'nın hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. 1917 Ekim ihtilâlinden sonra da 1921 yılında Tannu - Tuva Halk Cumhuriyeti tamamen SSCB'ye dahil edilerek kendisine Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir muhtar bölge statüsü verildi. SSCB II. Dünya Savaşı sıralarında yarı bağımsız Tannu - Tuva devletine saldırarak bu ülkenin 170.500 km2'lik yerini işgal etti. 1961'de ise statüsü değiştirilen Tuva'ya Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne bağlı Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyet statüsü verildi.


Nüfus

          Tuva'nın en son yapılan nüfus sayımında nüfusu 338.557'dir. Nüfusun %64.3'ü Tuva'lardan, % 32'si Ruslardan, % 3.7'si diğer halklardan oluşmaktadır. Bunların % 48.2'si şehirlerde oturmakta; % 51.8'i köyde oturmaktadır. 17. yüzyıldan sonra giderek Rus kültürünün etkisinde kalan Tuvaların, geleneksel toplumsal örgütlenmeleri klan sistemine dayanır. Geleneksel dinleri ise şamanizm'dir. Bu din Tibet Budacılığı'ndan etkilenmiştir. Günümüzde Rusya Federasyonu'nda yaklaşık 180.000, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde ise 24.000 kadar Tuva yaşamaktadır. Tuva yazı dili Latin harfleri esasına göre düzenlenmiştir, fakat 1941'de diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Tuva Türkçesi için de Kiril harfleri kullanılmıştır. Tuva halkının en önemli destanı olan "Keser" 1963 yılında yayınlanmıştır.


Ekonomi

          Tuva'nın önemli ekonomik zenginlikleri ender bulunan madenleri, kömür, demir, civa, altın'dır. Tuva'nın ekonomisinde tarım sektörü ağırlıklıdır. Burada yılda 115.000 ton hububat elde edilir. 27.000 ton patates üretilir. Hayvancılık da önemli yer tutar. Tuva'da 1.229.000 küçükbaş hayvan, 201.000 büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Sanayide önemli yeri hammadde çıkarılması faaliyetleri almaktadır. Bununla beraber kereste imalatı, gıda maddeleri üretimi, hafif sanayinin bazı kolları gelişmiştir. Tuvalıların geleneksel uğraşları avcılık ve çobanlıktır. Kollektif tarım 1950'lerin başından bu yana önem kazanmıştır. Darı üretimi ve balıkçılık öteden beri önemini korumaktadır. Geleneksel Tuva barınakları step bölgelerine özgü yurt adı verilen keçe çadırlarla, ağaç kabuğundan yapılma, Sibirya'ya özgü huni biçiminde çadırlardan oluşur.


Eğitim

          Tuva'da 157 ortaokulda 6.600 öğrenci, 6 teknik okulda 4.000 öğrenci, 1 üniversitede 2900 öğrencisi bulunmaktadır. Tuva Türkçesi ile çok sayıda kitap, 2 dergi, 5 gazete yayınlanmaktadır.





Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti

Yüzölçümü: 1 828 418 km2
Nüfusu: 30.000.000
Başkenti: Urumçi


Coğrafi Konumu

          Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde ve ülkenin batı bölgesinde yer almaktadırlar.


Tarih

          Uzun tarihi boyunca Doğu Türkistan, İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olmuştur. M.Ö. 8-3 asırlarda İskitlere; M.Ö. 300- M.S. 93 yıllarında Hunlara; 522-744 döneminde Göktürk İmparatorluğu'na; 744-840 devresinde Uygur Devleti'ne; 751-870 Karluk ve Karahanlılar İmparatorluğu'na ve Saidiye Hanlığı'na merkez olan (1509-1679) bu Türk yurdu, tarihte daima önemli olmuş ve dikkatleri üzerine çekmiştir. 8. ve 18. asırlar arasındaki bin yıllık dönem, Çin İmparatorluğu ile önemli derecede kültürel ve siyasî işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönemi olmuştur. Ancak bu barış dönemi, Doğu Türkistan'ın 1759 yılında Çin Mançu İmparatorluğu'nun işgali ile son bulmuştur. 1759'dan bu yana Doğu Türkistan'da 200'den fazla silahlı ayaklanma olmuş ve Doğu Türkistan halkı 3 defa hürriyetin tadını tatma fırsatı bulmuştur. 1863'te bağımsızlığına kavuşan Doğu Türkistan'da Yakup Han başkanlığında "Doğu Türkistan İslâm Devleti" kurulmuş ve bu devlet; Osmanlılar, İngiltere ve Rusya tarafından resmen tanınmıştır. Ancak bu bağımsız Türk devletinin ömrü kısa sürmüş ve 1876 yılında Çin-Mançu devletince yeniden işgal edilmiş ve 1884'te Sincan "Yeni Toprak" adıyla Çin İmparatorluğuna bağlanmıştır. 20. asrın başlarında Orta Asya'da oluşan milliyetçilik akımı neticesinde 1933 yılında Kaşgar'da Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu Cumhuriyetin ömrü 1937'de sona ermiştir. 1944'de Gulca şehri Çinlilerden temizlenmiş, "Üç Vilayet İnkılâbı" olarak bilinen bu ayaklanmalar neticesinde Doğu Türkistan Türkleri, Ali Han Töre başkanlığında Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Bütün Çin'e hakim olan Komünist Çin Kuvvetleri, 1949'da Stalin'in de onayı ile Doğu Türkistan'a girerek bu tarihi Türk ülkesini resmen işgal etmiştir.


Ekonomi

          Doğu Türkistan; petrol, wolfram, altın, kömür, uranyum gibi stratejik hammaddelere ve sayısız yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülkedir. Çin'de mevcut 148 madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan'dan çıkarılmaktadır. Doğu Türkistan'da şimdiye kadar 5000 yerde maden ocağı işletmeye açılmış olup; Çin'deki toplam maden ocaklarının %85'ini teşkil eder. Yaklaşık 500 bölgeden "petrol", 30 bölgeden "doğalgaz" çıkarılmaktadır. Petrol rezervi 8 milyar ton olarak tespit edilmiştir. Her yıl 10 milyon ton petrol Çin'e taşınmaktadır. Çin'in kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan'dadır. Yıllık "altın" üretimi 360 kg. civarındadır. Uranyum, wolfram gibi stratejik madenlerle tuz ve renkli kristal taşları Doğu Türkistan'ın başlıca yeraltı ürünlerindendir. 150 bin km2 tarım arazisine, bir o kadar ekilebilen toprağa ve 12 bin km2 genişliğinde ormanlık alana sahip Doğu Türkistan yaylalarında 60 milyona yakın küçük ve büyükbaş hayvan beslenmektedir. Sanayi kuruluşlarında çalışanların %90'ını ve petrol tesislerinde çalışanların %99'unu bölgeye yerleştirilen Çinliler oluşturmaktadır.


Kültürel Yapı

          Uygur (Doğu Türkistan) Muhtar Cumhuriyeti'nde halkın % 50'si Uygur Türkçesi ile konuşmaktadır. 1000 seneden beri kullandıkları Arap Alfabesi Çin hükümeti tarafından 23.10.1969 tarihinde tamamen yasaklanmıştır. Onun yerine Çin fonetiğine uygun olarak hazırlanan Latin Alfabesi kabul ettirilmiştir 1980'li yıllarda Uygur aydınlarının hazırlamış oldukları, Uygur fonetiğine uygun Kiril Alfabesi projesi Pekin tarafından reddedilmiştir. Bunun yanında halkın büyük çoğunluğunun Türk olması sebebiyle Doğu Türkistan'da her şeye rağmen Türkçe konuşulmaktadır. Eski bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan, Türklerin ilk yerleşik hayata başladığı yurtlardan biridir, Uygur mimarisi ise dünyaca meşhurdur ve Türk-İslam mimarisi özelliklerini ihtiva eder. Yeni Uygur edebiyatı dönemi (XIX. yy. Uygur edebiyatı) Doğu Türkistan'daki Çin istilâ ordularını, Çin hakimiyetini ve onlara karşı yapılan mücadeleleri işleyen eserlerin çok olduğu bir dönemdir. Ortaya çıkan edebî eserler, Uygur Türklerinde meydana gelen yeni millî edebiyatın temelini oluşturmuştur.


Eğitim

          Doğu Türkistan'da okuma-yazma bilmeyenlerin oranı % 58-60 civarındadır. Yayınların ise ancak %16'sı Uygur Türkçesi'yledir. Doğu Türkistan bölgesinin tarihi, kültürü ve etnik geçmişine dair bilgilerin resmî yorumdan farklı olarak verilmesi yasaklanmıştır. Öğretim kurumlarının yabancı ülkelerdeki öğretim kurumlarıyla doğrudan ilişki kurmaları da yasaklanmıştır. Aksi hareket edenler ise en ağır cezalara çarptırılmaktadır. Her sene alfabe değiştirilmesi yüzünden çocukların eğitimi eksik kalmakta ve öğrenim görmeleri engellenmektedir.
 
 
  90644 ziyaretçi  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol