Ancak ışık enerjisi ve klorofil varlığı ile mümkün olan ve fotosentez özümlemesi adını alan organik madde sentezlenmesi, yalnızca yeşil renkte gördüğümüz nebâtî organizmalarda değil, meselâ, esmer (Phaeophyta), kırmızı (Rhodophyta) ve mavi renkli su yosunları (Cya nophyta) ve bir kısım bak teriler gibi klorofil taşıyar bütün bitkilerde görülen bir hâdisedir. Yalnız, yeşil görünmeyen bu gibi klorofil bitki gruplarında esmer renk maddesi feofisin, kızıl renk maddesi fikobilin veya mavi rengi veren siyonofisin gibi renk maddelerinin daha çoğunlukta bulunması ile klorofil görünmez hâle getirilir.
Tabiattaki beslenme zincirinin temelinde fotosentez hâdisesi vardtr. Fotosentez özümlemesini yapabilen canlılar esas itibariyle klorofilIi bitkiler olmasına rağmen, klorofilsiz olan bakterilerin ototrof (kendibeslek) olanları da ışık enerjisi yerine bazı maddeleri, enzimleri ile parçalayıp elde ettikleri kimyevî enerjiyi kullanarak yaptıkları kemosentez özümlenmesi yoluyla anorganik maddelerden organik maddeleri sentezleyebilmektedirler. Bunlar, kâinattaki mükemmel nizamda ehemmiyetli role sahip olmakla beraber, besin zincirinde tesirli değildirler. Bu çeşit bakteriler; azot, nitrit, kükürtdioksit gibi molekülleri parçalarken ortaya çıkan kimyevî enerjiyi kullanarak organik madde özümlemesi yaparlar. Bunlara kükürt, nitrit, nitrat ve amonyak bakterileri tipik misâldirler. Bir kısım bitkiler klorofile ve kemosentez yapma kâbiliyetine sahip kılınmamış oldukları için ancak parazit veya saprofit (çürükçül) olarak beslenirler. Bunların başında mantarlar (Mycophyta), bakterilerin bir kısmı ve klorofilsiz bazı çiçekli bitkiler gelir.
Yani, Yaradan'ımız (c.c) suyu canlılık için nasıl bir temel unsur olarak halketmişse, klorofilli bitkileri de canlıların beslene-bilmelerinde öyle bir temel faktör kılmıştır. Nitekim; fezadaki bazı gezegenlerde hayat olup olmadığı, günümüzde gezegenlerin vereceği yeşil ışınların dalga boylarına ait sinyallerle anlaşılmaya çalışılmaktadır.
Bitkiler dünyasında enteresan bir başka durum da bazı bitkilerin diğer bir kısım bitkileri sadece konak olarak kullanıp onlara zarar vermeksizin üzerlerinde büyüyüp gelişmeleridir. Böyle yaşayan bitkilere
"epifit" adı verilir. Tropikal bölgelerdeki ağaçlar üzerinde sık sık rastlanan pek çok Orchidaceae (salepgiller) çeşitleri enteresan epifit örnekleridirler. Bunun gibi sporlu bitkilerin mavi algler (Cyanophyta) bölümünden Navicula cinsi, kara yosunları (Bryophyta) bölümünden ciğerotu (Marchantia) üzerinde epifit olarak yaşar.
Bitkiler dünyasında insanlar tarafından ibret alınması gereken bir hâdise de simbiyosizm adı verilen ortak hayat sürmedir. Burada bunlardan liken, mikoriza ve nodozit bakterilerine kısaca temas edelim: Likenler, ekseriya Ascomycetes olmak üzere, bazen de Basidiomycetes adlı mantar sınıflarından olan bitki nevileri ile mavi veya yeşil alglerin (Chlorophyta) karşılıklı yardımlaşma esasına göre kurulmuş ortak hayat süren bir bitki grubudur. Liken denilen nebatî bünyeyi oluşturan ve iki farklı bitki sınıfından olan neviler karşılıklı yardımlaştıkları için, bu ortak hayat sürmede parazit değildirler.
Likeni meydana getiren üyelerden biri mavi veya yeşil suyosunu diğeri ise bir mantar çeşididir. Bunlardan klorofilsiz olan mantar, hif denilen uzun hücrelerinin oluşturduğu misel adlı ağsı yapılışı ile hem suyosunu hücreleri için koruyucu bir kılıf teşkil eder, hem de likenli bir yere tesbit ederek su ile mineral tuzları temin etme görevini yapar. Buna mukabil suyosunu hücreleri ise klorofilli olmaları sayesinde fotosentez özümlemesi yaptıklarından husule getirdikleri organik maddelerini mantara da verirler.
Dünyanın her tarafında, deniz seviyesinden dağların yüksek zirvelerine kadar çok çeşitli muhit şartlarında, ağaç ve taşların üzerinde de yaşayan ve 18.000 den fazla çeşidi bulunan likenlerin ekonomik ehemmiyeti olanları da çoktur. Bazı nevilerinden antibiyotik ve boyalar elde edildiği gibi, bazılarından da besin maddesi olarak faydalanılır. İzlanda likeni (Cetraria islandica) ve Ren Geyiği likeni (Cladonia rangiferina) Sibirya gibi kuzey kutba yakın kuşakta çok geniş çayırlık alanlar meydana getirirler. Ren geyikleri bu likenlerle beslenirler. Manna likeni (Lecanora esculanta) ise Anadolu ve doğusundaki bölgelerde rastlanan kabuksu bir liken olup, insanlarca yenen, kuvvet verici ve yumuşatıcı (laksatif) hususiyeti olan "Kudret helvası"nı verir. Çocukluğumuzda birçoklarımızın renkli taşlan tükürükle ıslatıp ezerek elimize kına diye yaktığımız renkli maddeler de likenden başka bir şey değildir.
Likenlerin büyüyüp gelişmeleri çok yavaştır. Bazı likenlerin yaşlarının 1000 yıldan fazla olduğu tahmin edilmektedir.