TÜRK İSLAM TARİHİ VE İSLAMİYET HAKKINDA HER ŞEY
  BİNBİR DAMLA
 
BİNBİR DAMLA
  
   Yusuf Yavuz
  
Umeyr'in Macerası
   Bedir gazasından hemen sonraydı. Müşriklerin büyüklerinden Umeyr b. Vehb ile Safvan b. Ümeyye, Mekke'de bir kenara oturmuş, Bedir ölüleri için dertleşiyorlardı. Umeyr'in bir oğlu da Bedir'de esir düşmüştü. Safvan'a diyor ki:
   - Borçlarım ve çocuklarım olmasaydı, esir oğlumu bahane ederek Medine'ye gider, Muhammed'i öldürürdüm.
   - Bu işi yaparsan borçlarını ben öderim, çocuklarına da bakarım.
   - Tamam, öyleyse bu iş aramızda gizli kalsın!
   Umeyr kılıcını bileyip zehir sürdükten sonra yola çıkar ve Medine'ye ulaşır. Onun kılıcıyla mescidin kapısına geldiğini gören Hz. Ömer (R.A.) durumdan kuşkulanır ve vaziyeti Resul-i Ekrem'e haber verir. Rasulullah'ın isteği üzerine de, adamı kılıcının kayışından yakaladığı gibi huzura getirir. Rasulullah (A.S.) buyurur:
   - Bırak onu ya Ömer! Sen de yaklaş ya Umeyr!
   Sonra ona niçin geldiğini sorar. Umeyr cevaben der ki:
   - Elinizdeki esir için geldim; ona iyi davranasınız.
   - Öyleyse boynundaki bu kılıç ne oluyor?
   - Allah kılıçların belâsını versin! Bize bir faydası mı var?
   - Niçin geldiğini bana doğru söyle.
   - Söylediğim gibi, sadece bunun için geldim.
   - Hayır!.. Safvan'la Bedir'de ölenler için dertleşip anlaştınız. Sözleştikten sonra beni öldürmeye geldin. Fakat Allah buna engeldir!
   - Senin Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet ederim. Konuştuklarımızı, ben ve Safvan'dan başka bilen yoktu. Allah'a yemin olsun ki, bunu sana bildiren Allah'tan başkası değil! Elhamdülillah…
   Umeyr artık, sadık bir müslümandır. Resul-i Ekrem (A.S.) buyurur:
   - Kardeşinize dinini ve Kur'an'ı öğretin, esirini de salıverin!
   Öyle yaptılar. Sonra Umeyr, halkı İslâm'a davet isteğiyle Mekke'ye döndü. Birçok kimse, onun sayesinde müslüman oldu.
  
   İbnu Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye; İbnu Kesîr, es-Siretu'n-Nebeviyye; İbnu Esir, Üsdu'l-Gâbe; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve

Uteybe'yi İzleyen Arslan
   Ebu Leheb'in oğlu Uteybe, Resulullah (A.S.)'ın kızı Ümmü Gülsüm'le evlenmişti. Nebi Aleyhisselâm'ın diğer kızı Rukayye'de Uteybe'nin kardeşi Utbe ile evliydi. Rasul-i Ekrem'e peygamberlik gelip de Ebu Leheb'i kınayan Tebbet Suresi indikten sonra, Ebu Leheb iki oğlundan da Rasulullah'ın kızları olan eşlerini kesinlikle boşamalarını istemişti.
   Ebu Leheb'in Resulullah düşmanı karısı da oğullarına:
   - O kadınları boşayın! Çünkü ikisi de babaları gibi sapmışlardır, dedi.
   İki kardeş de karılarını boşadılar. Uteybe Ümmü Gülsüm'ü boşadıktan sonra, Rasul Aleyhisselâm'a gelerek şöyle dedi:
   - Ben senin dinini inkar ediyorum. Senin kızını da boşadım. Bundan sonra ne sen bana gel, ne ben sana gelirim!
   Uteybe bununla da kalmadı; hırçın köpek gibi Rasul-i Ekrem'in üstüne yürüyerek gömleğini yırttı.
   Bu durumdan çok incinen Allah Rasulü (A.S.):
   - Allah'tan, bir canavarını sana musallat etmesini dilerim, diye beddua etti.
   Zaman sonra Uteybe ticaret maksadıyla, Kureyşliler’den birkaç tüccar arkadaşıyla Şam'a doğru yola çıktı. Geceleyin Şam civarında Zerka denilen yere vardılar. Varır varmaz, müşhiş bir arslan onların çevresinde dolaşmaya başladı. Uteybe ürktü:
   - Vay anasına! Vallahi Muhammed'in bedduası yüzünden bu arslan beni parçalayacak, dedi.
   Arslan onların etrafında birkaç defa dolandıktan sonra dönüp gitti. Onlar da Uteybe'yi kollamak için ortalarına alarak uyudular. Arslan tekrar döndü, aralarından geçerek Uteybe'yi buldu. Başını pençeleri arasında sıkarak onu öldürdü.
   Sonra Hz. Osman (R.A.) Rukayye ile, o vefat edince de Ümmü Gülsüm'le evlendi.
  
   Taberanî, el-Mucemu'l-Kebir; Nureddin el-Heysemî, Mecmau'z-Zevaid; Kandehlevî, Hayatü's-Sahabe.

Ebu Eyyub'un Bahçesinde
   Bir gün Ebu Bekr (R.A.) sıcağın en şiddetli saatinde çıkıp mescide geldi. Bunu duyan Hz. Ömer (R.A.) da geldi. Ebu Bekr Hazretleri’ne, bu saatte neden çıktığını sordu. Dedi ki:
   - Bunun sebebi, bendeki şiddetli açlıktır.
   - Vallahi ben de onun için çıktım.
   Az sonra Rasulullah Aleyhisselâm da oraya geldi ve sordu:
   - Bu saatte neden dışarı çıktınız?
   - Vallahi bu saatte bizi çıkaran şey, şiddetli açlıktır.
   - Ben de bu sebepten çıktım. Haydi kalkın.
   - Yürüyüp Ebu Eyyub'un kapısına geldiler. Ebu Eyyub (R.A.), hergün Peygamber Aleyhisselam'a yemek getirirken, o gün bir şey getiremeden hurma bahçesinde çalışmaya dalmıştı. Rasulullah ve arkadaşları kapısına varınca, hanımı tarafından nezaketle karşılandılar. Bu arada Ebu Eyyub koşarak geldi.
   - Allah’ın elçisi ve yanındakiler, hoş geldiler safa geldiler, dedi.
   Tekrar bahçeye dönerek, onlara bir salkım hurma getirdi. Onlar hurmayı yerken, bir hayvan keseceğini söyledi. Rasul-i Ekrem (A.S.):
   - Keseceksen bari sütü olanlardan kesme, dedi.
   Bir oğlak kesti, et yemeği hazırlayıp önlerine koydu. Allah Rasulü, ekmek üzerine bir parça et koyarak ona dedi ki:
   - Bunu Fatıma'ya götür. Çünkü günlerdir böyle birşey bulamadı.
   Doyurucu yemekten sonra, Nebi Aleyhisselâm'ın gözleri yaşardı:
   - Ekmek, et ve çeşitli hurmalar… Vallahi bunlar kıyamette hesabını vereceğiniz nimetlerdir, dedi.
   Bu söz arkadaşlarını endişelendirince şöyle devam etti:
   - Ancak böyle şeyleri yemeğe başladığınız zaman "bismillâh" deyiniz. Yiyip doyduğunuz zaman da "elhamdülillâh" deyiniz. Zira bu, böyle nimetler için yeterli bir karışıklıktır (3).
   (Ebu Eyyub, İstanbul'da medfun Eyyub Sultan R.A. Hazretleri’dir.)
  
   Taberanî, el-Mucemu's-Sağir; İbnu Belhan, Sahihu İbn-i Hibban; el-Munzirî, et-Tergib ve't-Terhib

 
 
  90646 ziyaretçi  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol