Eşyanın kollarında ve zamanla dizdize...
Büyülendim gelince ahenkle yüzyüze...
Rengârenk her yan, tüllenen mana buğu buğu,
Bir tomurcuk açar gibi ötelere doğru...
Her perdede ayrı bir visal, ayrı bir huzur;
Vicdandaki irfanla bakınca her taraf nur...
İçiçe güzellik her köşe, içiçe mana,
Duruyor karşımda tabiat bir gül-i rana.
Sesler, renkler, buudlar.. bu ne müthiş hendese!
Vuruldum kâinat musikisindeki sese...
Gökler ayrı bir kaneviçe.. ve ötesinde,
Kudret; inse, cinne bir şey anlatma kasdinde.
Yer cıvıl cıvıl insan, hayvan, ağaç ve toprak..
Sema başlar üstünde bir kitap.. yaprak yaprak...
Yüzyüze iki levha birbirine bakıyor,
Yıldızlar bizlere davet gamzesi çakıyor.
O’na davet, sonsuza davet bütün soluklar,
Her köşeye nurlar taşıyor nurdan oluklar.
Senden ey Yüce Mevla, senden bu işler!
Sen, ey bencil nefsim, senden bütün teşvişler!
Ey Rab! Seni bilmemek hasret, yakınlık ateş;
Sinelerde yanan kor ocaklardakine eş...
Hele aşkın-hele aşkın.. aşkın tam bir cennet!
Aşkınla dirilmeme, bir kere inayet et!
Esma ve sıfatın her biri sır üstüne sır,
Sırların ancak kapında kullarına hazır.
Sultanlık işim mi! Ben bir kulağı küpeli,
Kabul et, budur ilahi ruhumun tek emeli..!